İbrahim Yumaklı: Bu yıl için av yasağı gelecek
Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, orman yangınlarından etkilenen bölgelerde av yasağı ilan edileceğini duyurdu.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında, orman yangınlarından etkilenen bölgelerde av yasağı ilan edileceğini ilk kez açıkladı.
Yumaklı, Hakan Çelik’in sorularını yanıtlarken orman yangınlarındaki son durum ve müdahale için yapılan faaliyetlerle ilgili bilgi vererek, "Bu hafta bu ay çok riskli 15 Ekim 2025’e kadar çok riskli. Daha fazla dikkat edilmesi gerekiyor." dedi.
"BU YIL AV YASAĞI GELECEK"
Orman yangınlarından etkilenen bölgeler için Bakan Yumaklı, "Orman yangınları çok ciddi alanları etkiliyor, yaban hayatı etkileniyor. Bu yıl için av ile ilgili bir yasak getiriyoruz. Bu yeni gelişmeyi ilk kez buradan söylüyorum, arkadaşlarımız hazırlıklarını yapıyor. Çünkü oradaki can havliyle kaçtıkları başka yerlerde onların avlanacakları başka bir ortam söz konusu değil. Bu yıl için av yasağı gelecek." dedi.
TÜRKİYE AĞAÇLANDIRMA KONUSUNDA AVRUPA'DA BİRİNCİ
Yumaklı, programda yangın müdahale filosunu tanıtarak; ağaçlandırma konusunda Türkiye'nin Avrupa'da birinci dünyada ise dördüncü sırada olduğunu belirtti.
YANAN ORMANLAR OTEL OLACAK MI?
Yumaklı, yanan alanların betonlaşacağına ilişkin iddiaları yanıtlayarak, böyle bir şeyin mümkün olmadığını belirterek, yanan alanların Anayasa ile korunduğunu aktardı ve yapılaştırmaya açılacağı iddialarına yönelik ithamda bulunanları birlikte ağaç dikmeye davet etti.
ORMAN ŞEHİTLERİ İÇİN AĞAÇ DİKİLECEK
İbrahim Yumaklı, orman şehitlerinin adımı dikilen ağaçlarla yaşatmayı planladıklarını da sözlerine ekledi.
SUSUZLUK İÇİN BELEDİYELERE ÇAĞRI: KONU KRİZ OLMADAN ÇÖZÜLMELİ
Belediyenin altyapı konusunda adım atması gerektiğini bildiren Yumaklı, kentlerde kayıp olan suyun oranını yüzde 40 olarak açıkladı. Yumaklı Ankara’nın 2,6 aylık, İstanbul’un 4 aylık suyu kaldığını ve sorunun kriz haline gelmeden önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti.
KOCAELİ'DEKİ YANGIN KONTROL ALTINDA
Kocaeli, Karamürsel'deki orman yangının büyük ölçüde kontrol altına alındığını belirten Yumaklı, "2025'te 5 bin 121 yangın çıktı. Türkiye tüm bu yangınları kendi imkanlarıyla müdahale etti." bilgisini verdi.
HAYVAN PAZARLARI AÇILACAK
Şapla ilgili soruları yanıtlayan Yumaklı, "Şap büyük oranda baskılandı. Çanakkale, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli gibi 9 ilde hayvan pazarlarını açacağız ve peyderpey açmaya devam edeceğiz." dedi.
"KOMŞU ÜLKELERE YARDIMCI OLUYORUZ"
Yumaklı'nın açıklamalarından satır başları:
"Hatta zaman zaman çevremizdeki komşu ülkelere destek talebi geldiğinde yardımcı olduk. Geçtiğimiz yıl ile bu yıl arasındaki fark, orman dışında çıkan ve ormana sıçrayan yangınlar oldu. Tabii istatistikleri sene sonunda söyleyebileceğiz. Bu yangınlarda artışımız var. Karabük, Bilecik, Sakarya, Çanakkale; seviye 3 dediğimiz yangınlarla maalesef muhatap oldular.
Başka bir istatistik vermek istiyorum: Yangınların yüzde 60’ı orman dışı alanlarda çıkıyor ve orada söndürülüyor; neredeyse tamamına bizim ekiplerimiz müdahil oluyor. Yüzde 30’u orman dışında başlayıp ormana sıçrayan yangınlar, yüzde 10’u ise ormanda çıkan yangınlar. İklim değişikliği artık basit bir ot yangını değil, yoğunlukla şehirlere yakın olan ormanların çeperlerine sıçrayan yangınlar üretiyor.
İklim değişikliği sadece bizi değil, bütün dünyayı etkilemiş durumda. İspanya, Yunanistan, Portekiz, hatta Fransa; biraz daha ileri gidelim, ABD ve Kanada. ABD’de inanılmaz büyüklükte yangınlar çıkıyor.
YANGINLAR YÜZDE 96 İNSAN UNSUNU NEDENİNDEN KAYNAKLANIYOR
Aslında hep olayın olduktan sonraki kısmını söylüyoruz, ama bunun öncesi var. Bu yangınların çıkması için ortamın hazırlanması var. Bütün dünyanın kabul ettiği 3-30 kuralı var: Hava sıcaklığı 30 derecenin üzerindeyse, rüzgâr hızı 30 km/saatin üzerindeyse ve nem oranı yüzde 30’un altındaysa yangın çıkma riski var. Çok basit bir dikkatsizlik ya da “Ne olacak?” dediğimiz bir konu, bir kıvılcım çok ciddi bir tahribata neden oluyor. Ne kadarı insan unsuru? Doğrudan ve dolaylı olarak yüzde 96 insan unsuru nedeniyle kaynaklanıyor.
İNSAN UNSURU BİRİNCİ ETMEN
Sadece yüzde 4 doğal nedenler; yıldırım düşmesi vs. Sizin dikkatsizce piknik ateşi yakmanız, bir sigara izmaritinin yol kenarına atılması ya da bahçe temizliği yaparken çöpleri yakmanız… İzmir’deki yangınlardan bir tanesi çöpe atılan bir yatağın tutuşmasından kaynaklandı. En son Mersin’deki yangın, o kadar ikaz etmemize ve 'Kapalı alanların dışında ateş yakmayın, açık alanda ateşe neden olabilecek bir şeye sebep olmayın' dememize rağmen dışarıda yakılan ateşten çıktı. Aklınıza ne gelirse, netice itibarıyla şundan bahsediyoruz: Eğer 'Ne olacak, söndürürüz' dersek, çok ciddi sonuçlar doğuracağını ve insan unsurunun birinci etmen olduğunu unutmamalıyız.
YANGIN İHMALDEN ÇIKIYOR: AÇIK ALANDA ATEŞ YAKILMASIN
Yangının oluşmasını sağlayan etmenler yangını çıkarmıyor. Yangını çıkartan ihmal. Yapmamanız gereken bir işi yapıyorsunuz, yangın çıkarıyorsunuz. Bu dünyada sadece biz yaşamıyoruz. Bu dünyayı paylaştığımız canlılar var. Oradaki tüm ekosistemi, yaban hayatını, böcekleri, çiçekleri yok etmek için bir kıvılcım yeterli. Bu, bizim çok daha dikkatli olmamız için gerekli bir unsur değil mi? Tekrar edelim: Açık alanda ateş yakılmasın, ateşe sebep verecek bir eylemde bulunulmasın. Çok büyük bir risk var.
YANGINA NASIL MÜDAHALE EDİLİYOR?
Yangınlara ilk müdahaleyi kimler yapar? Riskleri tespit etmek için meteorolojik verileri kullanıyor ve bu verilere dayanarak öngörülerde bulunuyoruz. Omurgamız, yıl boyunca anlık, haftalık veya aylık olarak araçların yer değiştirmelerini planlamak üzerine kurulu. Aslında bir savaş yürütüyoruz; karşımızda bir düşman var. Bu düşman acıkmıyor, yorulmuyor ve yanında çok iyi iş birliği yaptığı bir rüzgâr var. Ayrıca Birleşmiş Milletler’den ödül almış yapay zeka destekli bir komisyonumuz bulunuyor. Ülke genelinde yaklaşık 4 bin 800 yangın havuzu mevcut.
YANGIN KOORDİNASYON MERKEZİ
Ankara’da Yangın Koordinasyon Merkezimiz var. İhbarlar 112’ye gelir ya da kolluk kuvvetleri aracılığıyla alınır. Yangın Yönetim Merkezi’nde tüm yangınlar anlık olarak izlenmeye başlanır. Yerel ekipler, yangının olduğu bölgeye yönlendirilir. En yakın ekipler koordine edilerek yangına müdahale başlatılır. Yangın çıkan bölgede yerleşim yerlerini tehdit eden bir durum var mı, riskler ve tehditler değerlendirilir.
AFAD ve valiliklerimiz, tahliye işlemlerini gerçekleştirir ve güvenli alanlara nakil sağlar. Çoğu yangında duyduğunuz “Şu köyler tedbiren boşaltıldı” ifadesi bu sürecin bir parçasıdır. Güvenlik ve lojistik işlemleri, farklı kurumların varlığına kadar yönlendirilir ve mutlaka koordine edilir.
Orada koordine edilmemiş ya da davet edilmemiş bir unsurun kaos yaratmasını istemiyoruz. Yardım etme arzusunu anlıyoruz, ancak AFAD, ihtiyaç olması durumunda iletişimde olduğu kurumlarla iş birliği yaparak gerekli mesajları iletir ve destek sağlar.
YANGINLARIN EKONOMİK FATURASI
Yangınların ekonomik faturasını hesaplamak için henüz zaman ayırmadık. Elbette her yangının anatomisi çıkarılıyor ve bununla ilgili çalışmalar yapacağız. Ancak sadece maddi kayıplardan bahsetmiyoruz; bunun bir de manevi boyutu var. Moral ve motivasyon kayıpları, ekosistemin zarar görmesi, yaban hayatı, oradaki insanların evlerini terk etmek zorunda kalması ve zarar gören evler... Elbette tüm bunların ekonomik bir sonucu var, ancak manevi kayıplar çok daha büyük. İnsanlar, yeşil vatanlarını korumak için şehit oldular. Bunun üzerine ne söylenebilir ki?
VATANDAŞA UYARI
Bir şey olmaz dediğimiz şeyler oluyor. Saatte 60 km hızla esen bir rüzgârla başlayan bir kıvılcımı durduramıyorsunuz. Uyarılarımızı dikkate alsınlar, biraz mahalle ağzıyla oldu ama kapalı alanda ateş yakmayalım. Pikniği mangalsız da yapabiliriz. Ormanın içinde piknik yaptık, çöpleri orada bıraktık; bu çöplerin içindeki cam kırıkları zarar verebilir. Çeşme'de rüzgâr saatte 100 kilometrenin üzerine çıkmıştı, insanlar ayakta duramıyordu. Bunun karşısında duracak, bu yangını engelleyecek ekipmanlarınız ve tecrübeleriniz olsa bile gecikiyorsunuz. Gecikmeden kastım şu: Daha az rüzgâr olan alanlarda yangına müdahalede fark oluyor.
AVRUPA'DA BİRİNCİYİZ
Ama şunu düşünün, dümdüz bir alandan bahsetmiyoruz. Yangınla mücadele ettiğimiz alanların büyük bölümü ulaşılamayan yerler. Dolayısıyla burada teorik olarak söylenenler doğru olsa da pratikte bu hazırlıkları yapmak kolay değil. Yangının nerede çıkacağını öngörmek zor. Ağaçlandırma konusunda bunu birçok kez kamuoyuyla paylaştık. Karadeniz’in bitki örtüsü farklı, Marmara’nın, Ege’nin, Akdeniz’in, Doğu ve Güneydoğu’nun bitki örtüsü farklıdır. Ağaçlandırma çalışmaları yapılırken milyonlarca yıllık bir doğallık söz konusu. Her ağaç her yerde yetişmez. Bölgede hangi ağaç uygunsa o yetiştirilir. Ağaçlandırma konusunda Avrupa’da birinciyiz, dünyada dördüncü sıradayız. Çam ağaçlarının yerine başka ağaçlar dikelim diyorlar, ancak bu iki türlü mümkün değil. Milyonlarca yıllık bir ekosistem var. Diyelim ki oldu, bu ne kadar sürer ve böyle bir değişiklik o bölgenin ekosistemini nasıl etkiler? Her şeyi değiştirmiş olursunuz.
SU KONUSUNDA ŞARTLAR ÇOK DAHA AĞIR
İklim değişikliğinden enfeksiyon azla etkilenecek ülkelerdeniz. Şartların ağırlaştığını görüyoruz. Son 5 yılda iklim değişikliği konuşulurdu. Şimdi bir fark var. İklim değişikliği ülkelerin önüne geçti. Su ve sulama proje 3,5 trilyona yakın tesisle kuraklığın önüne almaya çalışılıyor. Sulama projeleri, tasarruf tedbirlerinde etkilenmeyecek. Gıda güvenliği için sulama alanlarını artıracağız. Kapalı soru sulama sistemini artıracağız. Şu anda yüzde 38’deyiz. Amacımız yüzde 48’e ulaşmak. Bu kolay değil. Damla sulamaya ağırlık vereceğiz. bu konuda devasa yatırımlar olmalı. Üretim planlamasında su merkeze alındı.
GIDADAKİ DENETİMLER
Bu yıl gıdada 760 denetim yapıldı. Yaklaşık 1 milyar 600 bin liralık ceza kesildi. 28 Temmuz’dan itibaren karekoda geçtik. Güvenilir gıdaya ulaşımda Avrupa’dan aşağı değiliz. Yanıltıcı etiketi yasakladık. 10 milyona kadar ceza verebiliyoruz, kapatmaları var. Sağlığı tehlikeye düşürenleri savcılığa şikayet ediyoruz.
PESTİSİT MESELESİ
Gıdadaki pestisit ve şap meselesinin aslının ne olduğu sorulduğunda da Yumaklı şu yanıtı verdi:
Sadece ihracat üzerinden konuşuluyor ama Türkiye’de üretilenler sadece ihracat üzerinden değil. Yurt dışına giden ürünlerin hepsi pestisitten geri dönüyor. Bir kısmı evrak eksikliğinden bazıları aflatoksin geri dönüyor. O da ürün kontrol edilerek ambalaja girdikten sonra oluşuyor. Geri dönenlerin oranı binde bir. Bu ürünlerin hiç biri iç piyasada kullanılması mümkün değil. Çoğu o ülkede imha ediliyor, dönenleri de biz imha ediyoruz.
ŞAP KONUSU
Şap konusunda yüzde 65 oranında başarı sağlamıştık. Bu sene başka bur türü çıktı. Hayvan dolaşımını kısıtladık. Aşı uyguladık. Hastalık büyük oranda baskılandı. Hem üretim hem de aşılama devam ediyor. Kötü niyetli insanlar tarafından bir kampanya başlatıldı. Bu inaktif bir aşı. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. İnsanlar bundan dolayı endişelenmesin. 'Şap hastalığı yapay ete geçiş vermek için çıkartıldı' diye akıllara zarar bir söylem var. Hem hastalıkla hem de yalanlarla uğraşıyoruz. Şap büyük oranda baskılandı. Çanakkale, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli gibi 9 ilde hayvan pazarlarını açacağız ve peyderpey açmaya devam edeceğiz.
ORMAN YANGINLARINDAN ETKİLENEN ALANLARDA AV YASAĞI KESİNLEŞTİ
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, orman yangınlarından etkilenen alanlarda 2025-2026 av döneminde avlanmanın yasaklanmasına karar verildiğini duyurdu.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün Next Sosyal hesabından yapılan açıklamada, "Ülkemizin çeşitli bölgelerinde meydana gelen orman yangınları, bütün bir orman ekosistemine zarar verdiği gibi, bunun bir parçası olan yaban hayvanlarımızı da maalesef olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, yangından etkilenen alanlarda 2025-2026 av döneminde avlanmanın yasaklanmasına karar verilmiştir. Yaban hayatının korunması ve ekosistemin sürdürülebilirliği adına, alınan bu karara tüm vatandaşlarımızın hassasiyetle riayet etmesini bekliyor; yasağa uymayanlar hakkında ilgili mevzuat uyarınca cezai işlemler uygulanacağını hatırlatıyoruz." denildi.